Talihin bir cilvesi Ole Gunnar Solskjaer, Manchester United’ın başına geldiğinde tekrar dönem ortasıydı. Yerine geldiği hoca, tekrar artık tıpkı kenti paylaşacağı Jose Mourinho’ydu.
United mesleğine fırtına üzere başlamış ve birinci 9 maçında Ferguson’ın bile erişemediği 25 puanı yakalamıştı. Lakin, tekrar bir benzerlik Giovanni van Bronckhorst’un süratli Beşiktaş başlangıcı üzere yapay bir umut oluşturmuştu taraftar üzerinde.
Unutulmaz Paris Saint Germain zaferinin akabinde gelen kontrat ve dönemin kalanında hayatın gerçekleriyle müsabaka… Son 10 maçta alınan iki galibiyet ile Şampiyonlar Ligi trenini kaçırması.
Solskjaer’in mesleğine genel olarak baktığımızda işin Norveç tarafında çok büyük muvaffakiyet var. Molde ile kazandığı şampiyonlukların dışında Avrupa’da da bu çapta bir kulüp için güzel sonuçlar elde ettiğini söyleyebiliriz.
YÖNETİM DE KONUŞULMALI
İşin Ada tarafındaysa staj sayabileceğimiz ve küme düşmeyle sonuçlanan bir Cardiff macerası var birinci etapta. United macerasıysa yalnızca onun üzerinden değil, Ferguson sonrası United İdaresi’nin genel beceriksizliği üzerinden de konuşulmalı.
Solskjaer’in istediği ve United’ın da gücünün yetebileceği sağ kanat oyuncularını almayan yönetimciler onun saha içinde istediği yapıyı oluşturmasını da engellemiş oldu.
HIZLI HAMLESİ SEVİYOR
Solskjaer, genelde reaktif oyunu sever. Fakat bunu topun gerisine geçip beklemek olarak düşünmeyelim.
Birebir aynı olmasa bile Klopp’un oyun anlayışı üzere top kapıp süratli hamleye çıkmak, hamle kanatlarının sık sık içeri katetmesi, kenar beklerinin faal olarak önde olması değerli özellikleri oyununun.
Genelde tek santrforla lakin ardında da ona yakın bir 10 numara ile oynamayı seviyor.
Solskjaer sakin bir adam. Bizim için çok Norveçli ve hatta İngilizler için bile çok Norveçli. Kaosun her vakit başrolü oynadığı Süper Lig’de sakin kalması büyük muvaffakiyet olur. Lakin öteki yandan şikayet etmiyor diye de eleştirilebilir. “Hoca dediğin yumruğunu vurmalı” biçimi yorumlara hazırlıklı olmak lazım. Ve de en değerlisi Beşiktaş’ın şu andaki durumunu gözönünde bulundurursak Solskjaer’in çabucak bu ekibi uçurmasını beklemek büyük haksızlık olur. Fakat ben muhtemel bir kaç sonucun akabinde “Beşiktaş’ta Sergen sesleri” haberlerini görür üzereyim.
